Gelenek Ne Hoş Durdu
Camide fark ettim. Hem de üzerine bolca tartışmaların yapıldığı teravihte idi ilk fark edişim. Şöyle bir yokladım kendimi. Yukarıdan aşağıya, içeriden dışarıya ölçtüm, biçtim. Camide fena değildi. Hele pencereleri karşılıklı açılmayagörsün Mescid-i Haram'daki klimalı serinliği andırıyordu cereyan. Dört sütunda dört halifenin ismi pek hoş duruyordu doğrusu. Aşinalık kötü bir şeymiş dedim. Bundan sonra ellerimden başlayarak kitaplarıma, evden tutun caminin dizaynına ve mimarisine değin daha dikkatle bakmaya karar verdim.
Mesela son cemaat mahalli pek güzel olmuş. Halılarda yeni olduklarını çağrıştıran o koku var. Cami içerisinde de havadar olmasından ve cemaat azlığından mütevellit hoş koku muhafaza edilebilmiş. Sevdim bunu. Hatta hoşuma gitti. Dedim ya ilk olarak camide fark ettim. Yatsı namazının ilk sünnetini huşu ile kıldım. Namaz sardı sarmaladı beni. İmam farz için kalkmasa bir kez daha kılabilirdim. Öylesine mutlu oldum. Kamet getiren muhtemel imam hatipli çocuğun sesi dahi hoş geldi. Buna da mutlu oldum. İmam efendi teravih öncesi hazırlık babından kıldırdı farzı ama kaşlarım çatılmadı, yakışıklısından bir "la havle vela kuvvete illa billah" dedim, camide hoş durdu, imam dahi hoş oldu. Sünnet sonrası "Salat-ı teravihe niyet" ile bir kez daha uyuverdik hazır imama. Pek latif bir ses ile, tadil-i erkana riayet ile arkamızdan gelen atlıları ekarte etmiş olmanın verdiği huzur ile serin serin, sıkı sıkı, acayip huzur ve tevekkül ile kıldık namazı. Allah kabul eylesin.
Dedim ya camide fark ettim. Müthiş gelenekçiymişim ben. Tespihi dahi cemaatle çekiyor, yatsı ve ikindinin sünnetlerini aksatmıyorum. Cuma kılınır kılınmaz tartışmaları hiç gündemimde olmadı mesela. Hilal gözetlemedim, elime tutuşturulan imsakiyelere göre tuttum orucumu, imsakımı ona göre yaptım. Siyah beyaz zamanından kalma alışkanlıkla TRT'den takip ettim iftar programlarını. "Vay canına" dedim koca koca adamların bir sürü kanalda "o yok, şu böyle, Buhari'de kim, ruhsat, bid'at..." tartışmalarını duydukça. "Vay canına" dedim. Camideydim fark ettiğimde. Kalktım iki rekat şükür namazı kıldım. İyi ki gelenekçi kalmışım dedim. Ne güzel bir libası var bu geleneğin dedim. Uzun zaman önceydi. Uzun zaman sonra da aynı kalmak sevindirdi beni. Tevil götürmeyen zırvalardan Allah'a sığındım.
Mesela son cemaat mahalli pek güzel olmuş. Halılarda yeni olduklarını çağrıştıran o koku var. Cami içerisinde de havadar olmasından ve cemaat azlığından mütevellit hoş koku muhafaza edilebilmiş. Sevdim bunu. Hatta hoşuma gitti. Dedim ya ilk olarak camide fark ettim. Yatsı namazının ilk sünnetini huşu ile kıldım. Namaz sardı sarmaladı beni. İmam farz için kalkmasa bir kez daha kılabilirdim. Öylesine mutlu oldum. Kamet getiren muhtemel imam hatipli çocuğun sesi dahi hoş geldi. Buna da mutlu oldum. İmam efendi teravih öncesi hazırlık babından kıldırdı farzı ama kaşlarım çatılmadı, yakışıklısından bir "la havle vela kuvvete illa billah" dedim, camide hoş durdu, imam dahi hoş oldu. Sünnet sonrası "Salat-ı teravihe niyet" ile bir kez daha uyuverdik hazır imama. Pek latif bir ses ile, tadil-i erkana riayet ile arkamızdan gelen atlıları ekarte etmiş olmanın verdiği huzur ile serin serin, sıkı sıkı, acayip huzur ve tevekkül ile kıldık namazı. Allah kabul eylesin.
Dedim ya camide fark ettim. Müthiş gelenekçiymişim ben. Tespihi dahi cemaatle çekiyor, yatsı ve ikindinin sünnetlerini aksatmıyorum. Cuma kılınır kılınmaz tartışmaları hiç gündemimde olmadı mesela. Hilal gözetlemedim, elime tutuşturulan imsakiyelere göre tuttum orucumu, imsakımı ona göre yaptım. Siyah beyaz zamanından kalma alışkanlıkla TRT'den takip ettim iftar programlarını. "Vay canına" dedim koca koca adamların bir sürü kanalda "o yok, şu böyle, Buhari'de kim, ruhsat, bid'at..." tartışmalarını duydukça. "Vay canına" dedim. Camideydim fark ettiğimde. Kalktım iki rekat şükür namazı kıldım. İyi ki gelenekçi kalmışım dedim. Ne güzel bir libası var bu geleneğin dedim. Uzun zaman önceydi. Uzun zaman sonra da aynı kalmak sevindirdi beni. Tevil götürmeyen zırvalardan Allah'a sığındım.
Hiç yorum yok