Her kişi aşık olurdu eğer âsân olsa
XVI. asır. Bir çok kıymette olduğu gibi tarihler dünyaya teşrifinin ne vakit olduğunu yazmıyor. Kutlu bir zamanda yaşıyor, muhteşem bir padişah ile çağdaş. Döneminin şiir padişahlarından. Kanuni gibi Taşlıcalı da muhteşem bir söz erbabı. Arnavut asıllıdır. Bu yüzden kendisinin "sengistandan, taşlı yerden, taşlıktan" koptuğunu söylenir. Evet, o bir devşirmedir. Lakin o her vakit bir Osmanlıdır. Bu ruhu şiirlerinde daima terennüm etmiştir. Yeniçeri ocağına girdiğinde kaç yaşındaydı, ne duygular içinde idi bilemiyoruz. Ocağın katibine çırak olması hasebiyle bir çok şair ve naşirle tanışma imkanı buldu. Yavuz Sultan Selim'in önderliğinde Çaldıran ve Mısır seferlerine katıldı. Bir şair olarak uzun seneler bilinmedi. Ne zaman ki, Kanuni tahta geçti, "Taşlıcalı" mahlasıyla Yahya, hünerli bir söz ustası olarak bilindi. Devrinin büyük üstadlarından ilmi terbiyesini almıştır ki, bunların arasında Şeyhülislam Fenarizade Muhyiddin Efendi de vardır.
Yahya Bey hamse sahibi bir şairdir. Türk Edebiyatı'nda hamse sahibi şairler az değildir. Fakat Yahya Bey gibi beş mesnevînin her birini bir değer halinde ortaya koymak her mesnevî yazanın başarısı olmamıştır".Hamsesinde kullandığı ifadeler O’nun korkusuz ve atılgan bir karaktere sahip olduğunu göstermektedir. O’nun dili sade ve üslûbu akıcıdır. Türkçenin inceliklerini şiirle bütünleştirme gayreti, O’nun askerlik mesleğinden olması ve her sınıftan insanla temasa gelmiş olmasındandır.
Hayatının son demlerinde Gülşeni Şeyhi Uryani Mehmet Dede'ye intisab etmiştir.
Gelibolulu Âlî, Yahya Bey’in seksen yaşlarında vefat ettiğini ve mezarının İzvornik kasabasında olduğunu bildirmektedir.
İlave söze gerek kalmayan sözler vardır. Kıvamındadır ve ağyarını mani efradını cami terkibine tam oturur. İşte onlardan bir metin bu. Taşlıcalı Yahya'nın şu gazelini çok severim de illa siyah yazılı beyt ayrı bir anlam taşır benim için:
Dâr-ı dünyâ deli gönlüm gibi vîrân olsa
Ne cihan olsa ne cân olsa ne hicran olsa
Keşkî sevdigimi sevse kamu halk-ı cihan
Sözümüz cümle-i hemân kıssa-i cânân olsa
Bir demir dağı delip boynuna almak gibidir
Her kişi aşık olurdu eğer âsân olsa
Şâdmânam gam-ı yâr ile sevinmez yoktur
Bir gedâ cümle cihan mülküne sultân olsa
Cân atar karşı çıkar izzet eder ey Yahya
Hançer-i dilber ile bir çıkıştır cân olsa
Dar-ı dünya: Bu dünya memleketi
Kaşki: Keşke
Kamu: Hep, bütün
Hemân: Hemen
Âsân: Kolay
Şâdmân: Mesrur, bahtiyar
Geda: Fakir, kimsesiz
Dilber: Gönül alan, kalbi çeken
Yahya Bey hamse sahibi bir şairdir. Türk Edebiyatı'nda hamse sahibi şairler az değildir. Fakat Yahya Bey gibi beş mesnevînin her birini bir değer halinde ortaya koymak her mesnevî yazanın başarısı olmamıştır".Hamsesinde kullandığı ifadeler O’nun korkusuz ve atılgan bir karaktere sahip olduğunu göstermektedir. O’nun dili sade ve üslûbu akıcıdır. Türkçenin inceliklerini şiirle bütünleştirme gayreti, O’nun askerlik mesleğinden olması ve her sınıftan insanla temasa gelmiş olmasındandır.
Hayatının son demlerinde Gülşeni Şeyhi Uryani Mehmet Dede'ye intisab etmiştir.
Gelibolulu Âlî, Yahya Bey’in seksen yaşlarında vefat ettiğini ve mezarının İzvornik kasabasında olduğunu bildirmektedir.
İlave söze gerek kalmayan sözler vardır. Kıvamındadır ve ağyarını mani efradını cami terkibine tam oturur. İşte onlardan bir metin bu. Taşlıcalı Yahya'nın şu gazelini çok severim de illa siyah yazılı beyt ayrı bir anlam taşır benim için:
Dâr-ı dünyâ deli gönlüm gibi vîrân olsa
Ne cihan olsa ne cân olsa ne hicran olsa
Keşkî sevdigimi sevse kamu halk-ı cihan
Sözümüz cümle-i hemân kıssa-i cânân olsa
Bir demir dağı delip boynuna almak gibidir
Her kişi aşık olurdu eğer âsân olsa
Şâdmânam gam-ı yâr ile sevinmez yoktur
Bir gedâ cümle cihan mülküne sultân olsa
Cân atar karşı çıkar izzet eder ey Yahya
Hançer-i dilber ile bir çıkıştır cân olsa
Dar-ı dünya: Bu dünya memleketi
Kaşki: Keşke
Kamu: Hep, bütün
Hemân: Hemen
Âsân: Kolay
Şâdmân: Mesrur, bahtiyar
Geda: Fakir, kimsesiz
Dilber: Gönül alan, kalbi çeken
Hiç yorum yok