Kahır Kekemesi
Gelemem. Çimler sulanacak. Dolu işim var daha. Yapıştın. Adını bilmediğim, tınısından uzak olduğum ezgiler çalınıyor kulaklarıma. Tamam, enteresan olabilir lakin bu golün benim için bir anlamı yok. Ha Firavun’un elinden Nil’e maya çalınmış ha bir köstebek daha isyana kalkmış, umursamıyorum. Köstebek demişken bir gelincikle tanıştım bugün. Cevizin iki metre kadar yanından açmış tünelini. Denize taş atar gibi çıkıp kayboluyor. Bir daha. İşte bir daha. Bana efkârlı âşıklara nasıl bakılırsa öyle bakıyor. Bu zoruma gidiyor. Ama müşterek bir derdimiz olduğunu biliyorum. O da biliyor. Hesaba gelmez kahırlar kekemesiyiz. İkimiz de vurulası bir kuş gibi duruyoruz dalda, namlunun ucunda. Bereket versin şaşı avcılar değil müptelamız: faili meçhulüz.
Gelemem demişken gel(e)meyeceğimi söylediğimi sanıyordum. Anla beni. Dağdan yuvalanan körlerin içi boş elbiseleriyle vuruyorsun böğrüme. Ben ter diyorsam mecaz aksak, imge kör, gerçek taştır. Üzme beni. İşte ellerimde gül sakları. Kanayan yaralarıma saracağım. Hem ellerim eksik cümlelerle geçiyor gecenin yarlarından. Sana kandan başka ne verebilirim? Belki biraz deniz tuzu. Belki Muhammed Ali biraz. Nasıl anlatayım hayatımı bir kez olsun yalan söylemeden? Sevmedim desem yalan. Gerisi yalanname. Bil işte gelemem ayaklarım upuzun güneşte.
Bazen gidelim dersin bir suya yaslanmışken. Uzun cümleler devrik bir hayal ile şehre koşar sen suya su katınca. Dürülür gölgeler aynalar kırık dökük. Sonbahar. Dilinde bir demet yasemen. Ben nereye savrulayım? Hangi gelincik buyur eder küresel sıcaklığımla beni? Doru kısrak nasıl koşsun gün kara. Çizgileri silik haritalarda muamma.
Gelemem. Zihnim mapus. Ağaçtan düşen yaprağın hikayesini anlat bana. Otur bir soluk. Güvercinleri sonra konuşuruz. Şehrin kalbinden geçmez üç kulhu bir elham. Kalbi zindan olanın gözlerinden ne yansır? Anlat hele. Arka bahçelerin kalbini ferah tut. Allah Kerim.
Gelemem demişken gel(e)meyeceğimi söylediğimi sanıyordum. Anla beni. Dağdan yuvalanan körlerin içi boş elbiseleriyle vuruyorsun böğrüme. Ben ter diyorsam mecaz aksak, imge kör, gerçek taştır. Üzme beni. İşte ellerimde gül sakları. Kanayan yaralarıma saracağım. Hem ellerim eksik cümlelerle geçiyor gecenin yarlarından. Sana kandan başka ne verebilirim? Belki biraz deniz tuzu. Belki Muhammed Ali biraz. Nasıl anlatayım hayatımı bir kez olsun yalan söylemeden? Sevmedim desem yalan. Gerisi yalanname. Bil işte gelemem ayaklarım upuzun güneşte.
Bazen gidelim dersin bir suya yaslanmışken. Uzun cümleler devrik bir hayal ile şehre koşar sen suya su katınca. Dürülür gölgeler aynalar kırık dökük. Sonbahar. Dilinde bir demet yasemen. Ben nereye savrulayım? Hangi gelincik buyur eder küresel sıcaklığımla beni? Doru kısrak nasıl koşsun gün kara. Çizgileri silik haritalarda muamma.
Gelemem. Zihnim mapus. Ağaçtan düşen yaprağın hikayesini anlat bana. Otur bir soluk. Güvercinleri sonra konuşuruz. Şehrin kalbinden geçmez üç kulhu bir elham. Kalbi zindan olanın gözlerinden ne yansır? Anlat hele. Arka bahçelerin kalbini ferah tut. Allah Kerim.
Hiç yorum yok