Bunu Bana Öğretmediniz
Dedem Korkut der ki:
Kız anadan görmeyince öğüt almaz.
Oğul babadan görmeyince sofra çekmez.
Oğul atanın sırrıdır, iki gözünün biridir.
Sözü güne getirmek, sözü kıymetlendirmek değil sana kıymet katmak içindir Efendi. Sözün kıymeti zaten orada dağ gibi durmaktadır. Sen nasibini aramalısın ki nasiplenebilesin. Sözü turnusol eylemek değil anlamak muradı ne güzeldir. Kendin anla önce, kendini koy masaya.
Dedem Korkut çok laflar eylemiştir, malum. Bu alıntının gündemimize düşmesi sokakta, okulda, markette, otobüste karşılaştığımız "çocuklar"ımızın vaziyeti üzerinedir. Siz de görüyor çok uzağa gitmeden evinizin içinde dahi bazı tuhaf davranışlara, ilginç zevklere, feci müzik ilgilerine şahit oluyorsunuz. Ne diyorsunuz bu "hakikat" karşısında? Zamane deyip geçiyor musunuz? Yapay zeka'ya mı havale ediyorsunuz meselenin izahını? Görmezden mi geliyorsunuz? Önceliğiniz ne?
Haberleri izliyorsunuz. Mideniz kalkmıyor mu? Nasıl normal davranılır bu gördüklerimiz karşısında? İçimizde koskoca bir boşluk olmalı değil mi duyarsızlığımız karşısında.
Sorular uzar gider. Herkesin de her şeye bir cevabı vardır mutlaka. Lütfen karşımızdaki "nesil" hakikatini suçlamadan önce kendimize; babaya, anneye varsa dedeye, ebeye bakalım. Kırılma kuşaklar ötesinde. Birden gelinen bir noktada değiliz. Sosyologlar çekirdek aile dayatmasına kafa yorabilir. Psikologlar ferdin sinema, sosyal medya veya müzik üzerinden yoğrulmasına cümleler kurabilir. Kimileri "kaçınılmaz zaman döngüsü", normal diyebilir. Ben "neyi kaybettiğini hatırla" serlevhasına yaslanıyorum. Geldiğimiz nokta, hareket ettiğimiz ve geçtiğimiz güzergahla alakalı diye düşünüyorum.
Anne-babalar çok mühim. Yavrularımızı suçlamadan ebeveynler olarak bazı sorulara vermemiz gereken cevaplar olmalı.
Çocuklar ya bizden gördükleri şekilde davranıyorlarsa!..
Çocuklar ya bizden bazı şeyleri göremedikleri için böyle davranıyorlarsa!..
Sahi.
Sorularımız var mı?
"Ey yeşil sarıklı ulu hocalar bunu bana öğretmediniz"
Hiç yorum yok