Engir Kıran
Havanın nasıl olduğunu, nasıl olacağını bilmeyi biz şehrin insanı meteorolojiye havale edeli uzun zaman oldu. Cep telefonumuza gelen "Bildirimler" ile, televizyonlarda haber öncesi "Hava Durumu" ile biliyoruz. Na başımızı kaldırıp göğe bakacak zamanımız var ne baktığımız yerdeki gördüklerimizi anlayacak kabiliyetimiz. Biz şehirliler böyleyiz artık.
Artık çocuklarımızın izole edilmiş hayatlar yaşamasını temenni ediyoruz. Bilinmesi gereken her şey parmaklarımızın ucunda. Her şey sanal, her şey sun'î.
Mesajlarımız (bildirimlerimiz) var bizi yönlendiren:
5 bin adımı tamamlamanız için 300 adım kaldı!.. Kalk evde yürü.
Şemsiyeni al. Aman ha ıslanma!
Ezana 5 dakika kaldı!
Bak bu gül. Değişik bir kokusu vardır. Bilmem ne parfümü gibi kokar.
Koklasam!
Hayır, biz koklarız senin yerine. Uzatma!
...
Fe sübhanallah.
La havle vela kuvvete illa billah.
Aziz okur örnekleri ben de siz de binlerle çoğaltabiliriz, biliyorsunuz. Bir stüdyo haline getirilmiş, belki bir film karesini hatırlatan, mesela Truman Show, hayata itildik. Tavrımız yok. Şeklimiz yok. Ufkumuz yok. Basiretimiz bağlanmış. Ne acı!..
Rüzgâr nedir bilmeden yetişiyor yeni nesil. Karda nasıl yürünür, çağla nasıl dişleri kamaştırır, topraktan eller nasıl çatlar, yön nasıl bulunur, acıma nedir, emekten ter nasıl hasıl olur, bahar ne menem bir şeydir?..
Abartıyor muyum?
Lütfen özellikle filmler ve cep telefonu uygulamaları üzerinden bakınız ne demek istediklerime.
Eskilerden bir tecrübe düşün modernizmin koynuna:
Engir Kıran: Rumi Mayıs'ın haftasında olur ki buna "Mayıs Yedisi" de derler. Bu fırtınada bilhassa şiddetli rüzgarlar eser ve ağaçların dallarını, bağların engirlerini yani filizlerini kırar. Bu sayılı günde hava iyi iken birdenbire bozduğu gibi şiddetli yağmur da yağar. Bundan dolayı Kayseri'de "Havada bulut yok, Göstere'yi sel aldı" derler. Bazen dolu, hatta kar yağdığı da görülür. Oldukça soğuk da yapar.
Mübarek olsun.
Hiç yorum yok