metroda esmer bir gece
sen bu türküyü bilmezsin değil mi? senin kulağına masallar fısıldayan dağ rüzgarları olmadı değil mi? sen, benim ne fırtınalı yürek taşıdığımı da bilmezsin korkarım.
seni, ışıl ışıl bu metrolar avuttu. hızla uçan, geçip giden bu demir yığınının serinliği, başka rüzgarın ve serinliğin olmadığını telkin etti yüreğine. yıllarca aynı melodiyi dinledin. hayatta hiç kaytarmaların olmadı. sabah 06:45, akşam 17:10 metrosunu hiç kaçırmadın. felekten bir gün çalmanın ne olduğunu da öğrenemedin sirenler içinde. öylesine monoton ve öylesine kendi dünyan vardı ki yağmur ne söyler, kuşların matemi niçindir öğrenemedin. mescitleri yerin altına, devasa binaların bodrum katlarına iliştirilen şehirdi saçların. mescitlerin ne ezanı ne selaları yüreğinin bildik bir yanını ayağa kaldıramadı. Kulaklarında hep o takırtılı ses, hep mekanikler...
ben, halk otobüslerini dahi tercih etmedim ömrüm boyunca. yürümekle alınacak kadar zinde idi mesafeler. bir bisikletim vardı yaz - kış ilgime muhatap. banliyöleri, metroları senin içinde yaşadığın fotoğraflardan tanıdım. koşuşturan insanların telaşını, binlerce insanın katledildiğini bildiren haberlerin ilgisizliği ile anlamaya çalıştım. metrolara, bilgisayarlara, kozmonotluğa hiç meylim olmadı. başım üzerinde ne zaman göremedim gökyüzünü, elim ayağım titredi, korktum. sandım ki kıyamet saatidir; sandım ki sona geldik.
bana aptal ıslatan bir yağmur, lerze lerze yağan bir kar, bir unutulmaz sevdanın sıcaklığı, bir eylem öncesi sessizlik kâfi idi. yani biz, birbirimizin hiçbir zaman anlayamayacağımız harfleri büyüttük gırtlağımızda. ben, tedavülden kaldırılmış alfabeler ile debelenip dururken, sen, bana sağır olmuş gürültülerle geçirdin günlerini.
gece ve gündüzün farkı seçilmeyen tünellerde, zamanı saatlerine bakarak anlayan insanlar, yazı neyler, baharı neyler ise sen de vaktinde yetişilmemiş mutluluğu, gölgesinden ve dışarıdaki dünyadan, kaldırımlardan, karanlık sokaklardan, yağmurdan ve mevsimlerin insanlara yaptığı fenalıktan medet uman bir delikanlının, bir taşralının kara sevdalı bakışlarını bu mutluluğa değişmedin.
delikanlı senin için vaktinden önce geçen bir metro, delikanlı için sen, şiir budur dedirten mısra-ı berceste oldun.
Hiç yorum yok