Karlı Bir Gece Vakti
Arka Kapak'tan:
Karlı Bir Gece Vakti’nde, İsmail Özen, 28 Şubat’ın o çetrefilli atmosferini, doksanlı yılların son çeyreğinin olanca karmaşasını; zihnindeki büyük sorulara bütün samimiyetiyle cevaplar arayan genç bir üniversite öğrencisinin gözünden anlatıyor. MGK bildirileri, başörtüsü eylemleri, cihad çağrıları arasında, biri “dindar” öteki “seküler” iki genç arasında filizlenen bir aşk hikayesi… Hepsi bu kadar mı, elbette değil. Pek çok açıdan bir ilk sayılabilecek bu roman, aynı zamanda hukuk okumak için yolu İzmir’den Konya’ya uzanan bir gencin, Doğu Batı, gelenek modern eski yeni arasındaki o tükenmeyen gerilim hattında ayakta durma çabasından; derinlik ve anlam arayışından, adalet ihtiyacından, dünyaya doğru yürüyebilme cesaretinden bahsediyor.
Roman boyunca ülkenin içinde bulunduğu kritik süreçte yaşanan olayların incelikli detaylarını okuyucunun zihninde kendine has bir sıcaklık ve humour duygusuyla hissettiren İsmail Özen, tüm bunları yaparken gurbette derinleşen aile bağlarını, güzeli aramaya ortak olmuş arkadaşlıkları ve karşılıklı susarak bitirilen jetonlarla başlayan bir aşkın duruluğunu büyük bir titizlikle inşa ediyor.
Roman boyunca ülkenin içinde bulunduğu kritik süreçte yaşanan olayların incelikli detaylarını okuyucunun zihninde kendine has bir sıcaklık ve humour duygusuyla hissettiren İsmail Özen, tüm bunları yaparken gurbette derinleşen aile bağlarını, güzeli aramaya ortak olmuş arkadaşlıkları ve karşılıklı susarak bitirilen jetonlarla başlayan bir aşkın duruluğunu büyük bir titizlikle inşa ediyor.
...
Kitap okura bu şekilde sunuluyor. Ketebe'den çıkmış. Yayın dünyasının son zamanlardaki başaktörü Ketebe. Yeni eserler, bazı eserlerin yeni baskıları, indirimli kampanyalar vs ile ışık saçıyor Ketebe. Yolları açık olsun.
Eserin ismini görüp de İsmet Özel'in meşhur şiirini hem bilmemek hem anmamak yakışmaz doğrusu:
"neden büyük ırmaklardan bile heyecanlıydı
karlı bir gece vakti bir dostu uyandırmak."
Sadece eserin isminde değil içerikte de kendisine yer bulan İsmet Özel ve epigraflarda karşımıza çıkan Arif Ay, Cahit Zarifoğlu, Metin Önal Mengüşoğlu, Erdem Bayazıt vb. yazarın hangi kaynaklardan beslendiğinin, hangi okumaları yaptığının ve nerede durduğunun da ipuçlarını veriyor.
Roman okumayı seviyorum. Romanın dili, konusu, üslubu beni yakalarsa keyifli okumalar gerçekleştiriyorum. Tavsiye ediyor, çevremdekilere bahsediyor, bir şekilde paylaşımda bulunuyorum. Beni içine alabilen romanlar neler bahsine girmeden "Karlı Bir Gece Vakti"ni nasıl bir celsede okudum, onu belirtmek isterim:
Karlı Bir Gece Vakti'nde beni saran, beni bırakmayan neydi?
Öncelikle Konya ve 90'lı yıllar elbet.
Kahramanımızın mekân olarak bulunduğu her yer, bir zamanlar benim de mekânım, benim de sırdaşım idi.
Mevlana. Kampüs. Edebiyat Fakültesi. Kayalı Park. Meram Yeni Yol. Kapu Camii. Şems. Telefon kulübeleri. Kitabevleri. Rampalı Çarşı. vs.
Romanı okulda, pansiyonda nöbet esnasında okurken kahramanımız Esat Zahit, Kapu Camii'nde namazı yalnız kılmıyordu. Bulunduğum zaman ve mekandan sıyrılarak ben de Kapu Camii'nin sütunlarına yaslanıyor, kokusunu genzime dolduruyor ve cemaatle selamlaşıyordum. Kayalı Park'tan binilen otobüsler, Diyar-ı Mevlana, Üçler Mezarlığı, Otogar, Meram Yeni Yol, Yaka Meram... nefes alıp verdiğim ve bir maziyi inşa ettiğim mekânlardan başkası değildi. Şu satırları yazarken bile Battıçıktı'dan geçip Zafer'e doğru yürüyorum. Az sonra Alaattin'i soluma alarak Şems Camii'ne yakın yurda doğru yol alacağım. İsmail Özen'in yazdıklarına ve yaşadıklarına benzer şeyler yazmıştım fi tarihinde...
Mesela:
"Akşam ezanları okunmuştu. karanlık perdeler iniyordu şehrin üstüne. Başımı yere yığarak dışarı çıktım. her zaman olduğu gibi adımımı sokağa atar atmaz evime baktım. Gözleri simsiyahtı pencerelerin. Zaferden, kalabalık ve beyhûde insanların arasından liyakatsızca geçtim. Eski Belediye'nin bitişiğindeki dar ve karanlık sokaktan sıyrılarak sıkça uğradığım Konya Lezzet'e gittim. Her zaman yediğim Bezelyeli kebap kalmamış. Ciğer ve yoğurt yedim. Daima yemeğin üstüne yaktığım sigaramı yakmadım bu sefer. Bir sebep yoktu ama yakmadım işte. Alaaddin'in bitişiğinden ağaçların gölgesine yaslanarak geçtim. Dilimde bir şarkı vardı ama hatırlamıyorum şimdi. Az miktarda kalan paramı bitirmek istercesine Çamlıca'dan dondurma aldım. Yine karanlık sokaklarda, içimi üşüterek yedim. Yalnızlığın tek rutubetli ilacı olan televizyonun karşısına geçtim ve ruhumu uyutmaya kondum..."
"Şimdi dışarda harikulade bir gök var. Enfes bir dolunay. Onu saatlerce yorulmadan, usanmadan seyretmek varken florasanların ışığına yönelmiş sahte mevsimleri yazıyorum..."
Veya:
Ya da:
...
İsmail Özen romanını ortak mekânlarımızda inşa etmiş. Böyle olunca girdiği her sokak gözümün önünde canlandı, Esat Zahit'in attığı her adıma eşlik eder buldum kendimi. Bu duyguyu seneler önce okuduğum Mustafa Miyasoğlu'nun Dönemeç isimli romanında da hissetmiştim. Orada mekân Kayseri idi. Tanıdık mekânların romanın benimsenmesinde çok etkisi oluyor. Belki buraya "İstanbul dışı mekânların çekiciliği" gibi bir ifade koyup çenemi kapatabilirim.
...
Arka Kapak'tan alıntıda geçtiği gibi romanda zaman 1990'ların ikinci yarısı özellikle 28 Şubat öncesi-sonrası döneme tekabül ediyor. Üniversitelerde başörtüsü ve sakal bahanesiyle eğitim öğretim hakkının gasp edildiği saçma sapan bir dönem. Otorite kendini kabul ettirmeye çalışıyor ve fakat gerçek bir ceberrut olmaktan öteye geçemiyor. Hâlâ devam eden kesintisiz eğitim saçmalığının zirveye çıktığı ve İmam Hatiplerle birlikte bütün meslek liselerinin katsayı muamelesine takıldığı günler. Esat Zahit isminden de anlaşılacağı üzere muhafazakar bir ailenin çocuğu. Zahit Kotku ve Esat Erbili hazretlerinden mülhem isim sahibi. Esat Zahit ve arkadaşları hayatı sorgulayan, okuyan, sohbetler yapan tipik cemaat mensupları. Cuma kılmamaları, her imamın arkasında namaza durmamaları onları radikal diyebileceğimiz noktaya çekmiş. Roman süresinde bu bakış açısı sorgulanıyor ve "Hatice bacımız"a ilgisi kahramanımızın cemaatten dışlanmasına sebep oluyor. Yukarıda bahsettiğimiz kaos dönemi yanında romanın etkin unsuru elbette aşk. Hani Kemal Sayar üstadımızın "Sonsuza Dek Sophie"sı var ya:
...
"Yalan asla olmayacak çünkü aşk, üstümüze serpiştirip kaçan o yağmur, bir gün sizi de ıslatacak. Bir gün siz de, hüzünle, bakacaksınız kalbimin içine. Orada yenilmiş bir şarklıyı göreceksiniz. Biz şarklılar, yani Allah'a inananlar, oruç tutanlar ve asla konuşamayacakları kızlara aşklananlar hep yenildik, farklı mağlubiyetlerden kuruldu tarihimiz.
"Diyorum ki… Vaktin varsa, bu akşam..."
Bizim yüzümüz kızarır madam. Söyleyemeyiz. Biz uzaktan sevmelerde birinciyiz. Genç kızlara başımızı çevirip bir bakmayız, bir bakarsak usulca elimizden kayarak parçalanır kristal gençliğimiz. Biz kristal gençleriz madam! Kolayca tuz buz oluruz."
...
İşte biz şarklıların böylesi aşkıyla sürüyor serencam. Çıkmazlar var: Hatice'nin ağlamaları ve geçmişi, çekirdek ailesi; Zahit'in özellikle Alzheimer olan babası ve ablası ve geniş ailesi; arkadaşı Musab, Ahmet Murat, kitabevleri, çay ocakları, öğrenci evleri, kredi yurtlar, hastalıklar...
Roman içerisinde karşımıza çıkan Murat Güzel, Akif Kuruçay, İsmail Özen gibi karakterler de tebessüme sebep oldu desek farkındalığımızı ortaya koymuş oluruz sanırım.
Halid Ziya, "Yazmak, nitelikli yazarlarda yaratıcı düşüncenin bir sonucudur." buyurur. Kalıcı karakterlerle metin oluşturup onlar üzerinden yüzleşmek, ödeşmek İsmail Özen tarafından ortaya konan yaratıcı düşünmenin bir sonucu olmuş. Yaşananlarla, gelecekle, geçmişle yüzleşmek ve aşk ipliği ile bu kumaşı örmek başarısı "Karlı Bir Gece Vakti".
Teşekkürler İsmail Özen. Beni 1990'lı yıllara götürdüğün için özellikle teşekkürler.
Zeyl ola: TRT2'de "Sanatçının Şehri" diye bir program var. "Sanatçılar yaşadıkları şehri, o şehrin edebiyat mekânlarını ve hikâyelerini anlatıyor." sloganıyla sunuluyor. İlk bölüm için Celal Fedai çekimleri yapılırken Akabe'de kadrajın dışında idik. Bu programın bütün bölümlerini izledim. Güven Adıgüzel, Hüseyin Atlansoy, Ayşegül Genç, Hasan Aycın, Hüseyin Akın, Gökhan Özcan... Hah bu programın konuklarından biri de İsmail Özen. İzleyin isterseniz: Sanatçının Şehri
Hiç yorum yok