Güne İz Düştü
Yine uzakta ışıklar.
Şehre çöken karanlık bildiğimiz karanlık değil şehirli olduğumuzdan beri.
Bir köşeden gökyüzüne havai fişekler atılıyor.
Işıklarını aça kapata geçiyor ekip arabası.
Gökte yağmur. Rahmet üstüne rahmet boca ediyor. Kuytuda kim bilir ne çok acı?
Yine haberlerde Corona istatistikleri.
Sol kolumda beliren ağrı.
Yaklaşık on gün önce vurulduğum aşının şüpheleriyle sızlıyor omuzum.
İkinci doz için daha vakit var.
Dünya vatandaşı olmanın emniyeti içerisinde kalabalıklara karışabilirim artık.
Bedava aşılar yapan devletimiz var olsun.
Sol kolumda beliren ağrı.
Yaklaşık on gün önce vurulduğum aşının şüpheleriyle sızlıyor omuzum.
İkinci doz için daha vakit var.
Dünya vatandaşı olmanın emniyeti içerisinde kalabalıklara karışabilirim artık.
Bedava aşılar yapan devletimiz var olsun.
Ya aşılar biyolojik savaşın bir uzantısı ise?
Ya dünya devletlerine ayar vermek için üretilmişse virüs?
Ya?..
Yine uzun mesafelerin sonunda yakalandığım azıcık yorgunluk çokça bıkkınlık.
Oysa şimdi, şu an bir şehre girmeli, bir şehirden geçmeli, bir tenhalığına düşmeli idim ülkemin coğrafyasında.
Başka gökler altında bakmalıydım göğe.
Burası uzak.
Burası daha uzak
Uzaklar bize ne uzak.
Burası uzak.
Burası daha uzak
Uzaklar bize ne uzak.
Yine yaz merdiveninin ilk basamakları.
Her gün şaşırtıyor asmaların sürgünleri, güllerin goncası, köstebeğin çukuru... Ağzımda maske, sosyal mesafelere dikkat ederek bir güle eğiliyorum.
Ya güller de Corona ise...
Manyak artık herkes.
Takvim Haziran 1.
Gökte rahmet.
Esnek mesai kadar saçma yazılısız, devamsız, mecburiyetsiz eğitim maceramız.
Gece. Işık. Yağmur. Bilgisayar tıkırtısı. Gözlerimde sızı. Katarakt.
Ya güller de Corona ise...
Manyak artık herkes.
Takvim Haziran 1.
Gökte rahmet.
Esnek mesai kadar saçma yazılısız, devamsız, mecburiyetsiz eğitim maceramız.
Gece. Işık. Yağmur. Bilgisayar tıkırtısı. Gözlerimde sızı. Katarakt.
Hiç yorum yok