Kelimenin Aşk Hâli


Dünyanın lügat dağarcığına bakıp istatistiklerini çıkartabilmek mümkün olsa listenin başını uzak ara tutacak olan kelime "aşk" olsa gerektir. Zamanı ve imkanı olanlar girişebilir bu işe. Hatta çerçeveyi genişletip kelime gruplarında ne kadar yer tuttuğundan, uzak ve yakın anlamlı diğer kelimelerle akrabalığından bahsedebilirler. Muazzam çalışma olur doğrusu. Lakin nefes ister...

Olur olmaz yerde kullanageldiğimiz kelimenin adı aşk olunca, ister istemez ayağa düştüğü, değerini kaybettiği endişesine kapılıyor insan. Öpüp baş üzre bir yerde tutulması gerek diye düşünüyorum. Ne çare? Aşkım, aşık oldum, aşk olsun, aşk dediğin sudur... Eyvah.

Ya hû "Ah mine'l aşk!" geçmez mi yüreğinizden?


Sevginin şiddetli haline “aşk” demişler. Bu kelime Kur’an’da geçmez. Kur’an'ın tercih ettiği kelime, “şiddetli sevgi” (hubben şedid) veya “vedud”dur. Bilahare İslam literatüründe köklü bir yeri olacak olan Aşk kelimesi, Arapça “A-ş-k”dan gelir ve bir sarmaşık türünün adıdır. “Aşaka” adı verilen bu sarmaşık, ağaca dolanır ve onu tepeden tırnağa sarar. Yapraklarının altından ağacın gövdesine kökler salar ve ağacın öz suyuyla beslenir. Böylece sarmaşık geliştikçe ağaç solmaya, kurumaya başlar. Tıpkı bunun gibi aşk da âşığın benliğini öyle bir kaplar ki, aşk kendisinde geliştikçe, âşık solmaya, kurumaya ve bedenî varlığını yokluğa vermeye, ruhu da maddi irtibatlardan soyutlanmaya başlar.

İmdi bülbül neresinde bu hadisenin gül neresinde bir daha bakmalı değil miyiz?

Kapınızı çalana aşk mıdır sahiden? Yoksa kelimenin albenisinden istimdat mı bekliyorsunuz? Ne diyor aşık: "Aşk bakmakla güzelleşir, konuşmakla zenginleşir ama dokunmakla bozulur..." Aşık olmak demek, nur gelen tarafa yüzünü pencere açmaktır. Çünkü gönül, gerçek dostun yüzü ile aydınlanır, nurlanır. Belki ol sebeple Fuzuli ferayad ediyordu Mecnun ağzından. Kim bilir?

Ya râb belayı aşk ile kıl aşina beni
Bir dem belâ-yı aşktan etme cüdâ beni


Az eyleme inâyetini ehli derdden
Yani ki çok belâlara kıl mübtelâ beni


Oldukça ben götürme belâdan iradetim
Ben isterim belâyı çü ister belâ beni


Gittikçe hüsnün eyle ziyâde nigarımın
Geldikçe derdine beter et müptelâ beni


Öyle zaîf kıl tenimi firkatinde kim
Vaslına mümkün ola getürmek saba beni


Nahvet kılıp nasib fûzûlî gibi bana
Ya râb mukayyed eyleme mutlak bana beni


Sevmenin dereceleri; muhabbet, aşk ve dert
-Muhabbet odur ki, mahbubunu görürse memnundur, görmezse kaydında değildir.
-Aşk odur ki, mahbubunu görse memnundur, görmezse mahzundur.
-Dert odur ki, mahbubunu görse de mahzundur, görmese de mahsundur.


Aşka ihtiram gerek...

Hiç yorum yok