Teravih’i Kaynatan Çocuklar
Ramazanın, sahur ve iftar kadar insana huzur ve mutluluk bahşeden bir diğer yanı teravih namazlarıdır. Mahalle camilerinde, mahallelileri bir araya getirir, ictimai dinamikleri sımsıkı kavratır, muhabbeti ve birlikteliği damarlarımıza zerk eder.
Ramazanın, özellikle, uzun yaz günlerine denk geldiği zamanlarda teravihler, kadın – erkek, çoluk çocuk her bir mahalle sakininin buluşma mekânını oluşturur. İftarla beraber bir vazifeyi yerine getirmenin huzuru, sıcacık yaz akşamlarının rehaveti ve teskini ile hemhal kâh ebeveyn denetiminden biraz da olsa kaçış kâh yasak alanlarımız olan akşamların keşfine açılan yelken misali teravih namazlarına çeker biz mahallelileri.
Teravihlerin ismiyle müsemma bir yönü vardır: Hakikaten rahata erdirir namazı kılanları. Hele cevval bir hocası varsa mahalle camiinin, hele tam kıvamında, yani ne hızlı ne yavaş kıldırıyorsa namazı; hele bir de komşu mahalle imamından daha berrak ise kıraatı ve namaz sonrası oturup cemaati ile hemhal oluyorsa; mevsimine göre namaz çıkışına buludu hevek veya hoş kokulu gül üzümü yahud Amasya elması, kara erik artık Allah ne verdiyse cematten birileri getirip sohbete katık ediyorsa daha bir severek, daha bir arzulayarak gidilir teravihe… Teravihler, mahalleyi mahalle yapar.
Mahalleyi mahalle yapan başka bir saik de mahallenin teravihe koşan çocuklarıdır. Kimisi haylazlığa kimisi ana baba zoruyla mecburiyete kimisi kaçamaklara niyet edip koşar teravihe. Gençler, camii yolunu daha erken tutar başka emelleri de yanlarına alarak. Lakin çocuklar, saf yürekli çocuklar için teravihler ortamı kaynatma sebebidir. Ezanla birlikte camiye doluşup daha yatsının sünneti kılınmadan gülüşmeye, secdeye varan arkadaşlarını gıdıklamaya, cemaatin bütün vakar ve ciddiyetine aldırmadan münasebetsiz bir veledin “pıhhh” demesiyle kahkahalar atmaya başlarlar. Genellikle cemaatin en arka saflarıdır mekanları ve Hoca Efendinin verdiği her selamdan sonra cemaatin asık suratlı, hayatlarında şakaya ve cıvıklığa yer vermeyen devlet dairesi bakışlı ihtiyarları sert sert bakar, kafa sallar hatta bazıları bir yandan hocaya yetişmeye çalışırken bir yandan da çocuklara – ki her birini gayet iyi tanımaktadır – işaret parmağını sert bir şekilde sallayarak sokranır. Ne çare… Çocuklara bu tehdit rüzgârı hiç kâr etmez. Namazın yeni bir rekatı daha tamamlanmadan yine kıpırdanmalar, namazı terk edip dışarı çıkmalar, dışarıda gülüşmeler, selamdan önce yerlerine dönmeler ve selamla birlikte kendilerini zorladıkları her hallerinden belli olan ciddi durmaya çalışmalar tekrarlanır, durur. Arada gaz kaçırıp bütün camiyi kokuya verenler olsa da asıl işleri hoca efendiye kikirdeyerek eşlik etmeleridir.
Namazın tamamlanması ile eller tetik bir hâl alır çocuklar. Sanki namaz boyu ortalığı kaynatan kendileri değilmiş gibi bütün ciddiyetlerini kuşanarak ve her biri birbirinden alabildiğince uzak sütunlar dibinde tesbihata, duaya katılır, namazın finali olan “Amenarrasülü”yü müthiş bir vecd içerisinde dinler, fatihaya ilk önce onlar mukabele ederler…
Yine de camii kapısından ilk onlar çıkarlar. Olur ya aksi ihtiyarın birisi kafasına koymuştur veletleri sıkıştırmayı. Risk almaya gerek yoktur. “Vınnn”. Ortalıkta çocuk kalmamıştır.
Bu sahneler ramazan boyunca tekrarlanır.
Bu sahneler teravihin, teravihle birlikte ramazanın, ramazanla birlikte mahalleye şefkat ve merhamet yağdıran huzurun dipdiri örnekleridir.
İyi ki geldin Ramazan…
İyi ki varsınız teravihlerimizi daha bir anlamlı kılan çocuklar…
Ramazanın, özellikle, uzun yaz günlerine denk geldiği zamanlarda teravihler, kadın – erkek, çoluk çocuk her bir mahalle sakininin buluşma mekânını oluşturur. İftarla beraber bir vazifeyi yerine getirmenin huzuru, sıcacık yaz akşamlarının rehaveti ve teskini ile hemhal kâh ebeveyn denetiminden biraz da olsa kaçış kâh yasak alanlarımız olan akşamların keşfine açılan yelken misali teravih namazlarına çeker biz mahallelileri.
Teravihlerin ismiyle müsemma bir yönü vardır: Hakikaten rahata erdirir namazı kılanları. Hele cevval bir hocası varsa mahalle camiinin, hele tam kıvamında, yani ne hızlı ne yavaş kıldırıyorsa namazı; hele bir de komşu mahalle imamından daha berrak ise kıraatı ve namaz sonrası oturup cemaati ile hemhal oluyorsa; mevsimine göre namaz çıkışına buludu hevek veya hoş kokulu gül üzümü yahud Amasya elması, kara erik artık Allah ne verdiyse cematten birileri getirip sohbete katık ediyorsa daha bir severek, daha bir arzulayarak gidilir teravihe… Teravihler, mahalleyi mahalle yapar.
Mahalleyi mahalle yapan başka bir saik de mahallenin teravihe koşan çocuklarıdır. Kimisi haylazlığa kimisi ana baba zoruyla mecburiyete kimisi kaçamaklara niyet edip koşar teravihe. Gençler, camii yolunu daha erken tutar başka emelleri de yanlarına alarak. Lakin çocuklar, saf yürekli çocuklar için teravihler ortamı kaynatma sebebidir. Ezanla birlikte camiye doluşup daha yatsının sünneti kılınmadan gülüşmeye, secdeye varan arkadaşlarını gıdıklamaya, cemaatin bütün vakar ve ciddiyetine aldırmadan münasebetsiz bir veledin “pıhhh” demesiyle kahkahalar atmaya başlarlar. Genellikle cemaatin en arka saflarıdır mekanları ve Hoca Efendinin verdiği her selamdan sonra cemaatin asık suratlı, hayatlarında şakaya ve cıvıklığa yer vermeyen devlet dairesi bakışlı ihtiyarları sert sert bakar, kafa sallar hatta bazıları bir yandan hocaya yetişmeye çalışırken bir yandan da çocuklara – ki her birini gayet iyi tanımaktadır – işaret parmağını sert bir şekilde sallayarak sokranır. Ne çare… Çocuklara bu tehdit rüzgârı hiç kâr etmez. Namazın yeni bir rekatı daha tamamlanmadan yine kıpırdanmalar, namazı terk edip dışarı çıkmalar, dışarıda gülüşmeler, selamdan önce yerlerine dönmeler ve selamla birlikte kendilerini zorladıkları her hallerinden belli olan ciddi durmaya çalışmalar tekrarlanır, durur. Arada gaz kaçırıp bütün camiyi kokuya verenler olsa da asıl işleri hoca efendiye kikirdeyerek eşlik etmeleridir.
Namazın tamamlanması ile eller tetik bir hâl alır çocuklar. Sanki namaz boyu ortalığı kaynatan kendileri değilmiş gibi bütün ciddiyetlerini kuşanarak ve her biri birbirinden alabildiğince uzak sütunlar dibinde tesbihata, duaya katılır, namazın finali olan “Amenarrasülü”yü müthiş bir vecd içerisinde dinler, fatihaya ilk önce onlar mukabele ederler…
Yine de camii kapısından ilk onlar çıkarlar. Olur ya aksi ihtiyarın birisi kafasına koymuştur veletleri sıkıştırmayı. Risk almaya gerek yoktur. “Vınnn”. Ortalıkta çocuk kalmamıştır.
Bu sahneler ramazan boyunca tekrarlanır.
Bu sahneler teravihin, teravihle birlikte ramazanın, ramazanla birlikte mahalleye şefkat ve merhamet yağdıran huzurun dipdiri örnekleridir.
İyi ki geldin Ramazan…
İyi ki varsınız teravihlerimizi daha bir anlamlı kılan çocuklar…
Hiç yorum yok