Eskidin

eskidin işte
işte rüzgarda sert bakış
işte titreyen ellerin
çarçabuk gidiyor bulutlar
yer tutmuyor ne kar ne yağmur
yerde mezar, gökte mezar, kalpte mezar
işte adına yaşamak dediklerin

işte eskidin
biliyorsun dündü
deli atlarla nefes yarıştırdığın
hesap bilmez günlerin
daha dün
tut vaktin gözlerini
çek içine
sağ yanında bereket versinlerin

işte derken bile işte
eskidin
bercestelerle okşanmıyor başın
yalnızsın
"en kuvvetli tarafın da bu"
denecek kıvamın çok oldu
kaybettin
bir eksik yaşadın
bir eksik bildin
şimdi uzun bir yorgunsun ödünç caddelerde

eskidin işte
Attar tahkiyesi gibi bakıyorsun hayata
Hayat ne güzel*...



* Adamın biri, derin bir kuyuya düşmek üzereyken, son anda kuyunun ağzındaki kuru dala tutunmayı başar­mış. Ama ağırlığına dayanamayarak çatırdamaya başla­yan dalın kırılması an meselesiymiş.

Korku içinde düşeceği kuyunun dibine doğru bakın­ca, aşağıda da koca bir canavarın onu ayaklarından ya­kalamak üzere olduğunu fark etmiş.

Durumunun dehşetinden sıyrılıp kendini toparlama­ya çalışan adam, boşlukta sallanırken kendisini taşıyan kuru dalın dibindeki bal peteğini fark etmiş. Bir eliyle yakaladığı dalı sımsıkı tutup, diğer eliyle baldan bir par­mak alarak ağzına atmış. Keyifle bal tutan parmağını yalarken de:

“Ah!!!” demiş, “Hayat ne güzel!”


-Feriduddin Attar-

Hiç yorum yok