Kalbe Bakma Dersleri: Maziye Bir Bakıver

Yıl bin dokuz yüz bugün. Artık bisikletle kaldırım taşı döşeli caddelerde gitmek sorun olmuyor. Bütün caddeler asfalt; torpillilerin mahalleleri bilmem kaç kat asfalt. Hep şükür diyor cemaatin üç kırık ihtiyarı. Sıfır sorunlar kah komşuların artistliğinden kah bizimkilerin yüzsüzlüğünden tezgah altına alındı. Dört yön sıkıntı, karışıklık, buhran, kaos, mülteciler, hak ihlalleri... Dünya bu kadar karışık mıydı, sosyal medya namlı alçak karı mı ayyuka çıkartıyor yaşananları?

İkizlere kıpkırmızı pantolonlar almış komşu. Önceden olsa alınır mıydı dersiniz? Önce ne? Hani geçip giden ya hu!... Ha anladım, eskiler dar bir hayat yaşamışlar Doktor, ne renkten ne sesten anlamışlar. Hem biliyor musun düğünlerinde havai fişek bile atmazlardı. Oysa antik Çin'de iki bin yıl önce icat edilmişti havai fişekler. Gerçi onlar kötü ruhların kovulması amacıyla kullanmışlar ama olsun, biz de bakıp hayaller kurmak için altına yerleşiriz barutun.

İbrahim okula ne zaman başlamıştı Doktor, diploma almış.  Sakladığı bir kız var ama sır vermiyor. Mektup yok, el ele kaçamak yok, utanmak yok... Aşk, dijital bir arsızlık ile paylaşılıyor. Babalar ne kadar rahat, anneler o kadar modern. Ben yaşamadım kızım yaşasınlarla eğiliyor sarı saçları denize. Darbeler hemen yanımızda. Dünyaya döşediler doğalgazı Namık Beylere çekmediler. Rusya veto ediyor. Amerika karşı çıkıyor. Selefiler caiz görmüyor. Dövme en mahreme legal. Kelimeler ansızın geliyor canımızı yakarak. Dayat bana diyor şehre döşenen yer altı kabloları. İstifa Mısır'a. İsyan Mısır'a. Ekranlarda insanların canını sıkan görüntüler. Haydi bebeğim "misafirliğe gidelim." O ne baba? Bir AVM daha mı açıldı, nerede?

Sağına yat yavrum, çıkart şu kulağındaki. Haydi son demleri nostaljinin. Yakala.

Hiç yorum yok