Kör Beğeni
Eğitim kalitesinin yerlerde süründüğü ve öğrencilerin "asla ve asla" işi ciddiye almadığı bir dönemde, özellikle Türk Edebiyatı gibi, Dil ve Anlatım gibi metinlere dayalı derslerde kitaba sokuşturulmuş metinler, ekserisi "okuma özürlü" gençler tarafından hem anlayış hem kıraat hem de muhteva açısından kabul görmemektedir.
Bu çocuklar okuma zahmetine katlanamayacak derecede konfor sahipleridir. Zora gelmek ve zorlamak fıtratlarını terk edeli uzun zaman olmuştur. Ol sebeple mümkünse 3 - 5 dakikayı geçmeyen "görsel" bir ders sunusu kafidir ve 2 - 3 sayfalık yazılar hem de içeriği gençlerden çok uzak olması hasebiyle gündemden çıkarılmalıdır.
Okuyana da yazık, okutana da... Lise bitirme seviyesine gelmiş ve lakin ilk okuma kıvamındaki gençleri "edebi metinler"in başına zorla oturtmak yazıktır, günahtır.
Malumdur ki beğeni güzeli, iyiyi, doğruyu, çirkinden, kötüden ya da yanlıştan ayırma yetisidir. Bir başka deyişle, olumluyu olumsuzdan ayırma becerisine beğeni denir. Bir şeyin beğenilebilmesi için onun kişide altyapısının olması gerekir. Azizim ne altı ne üstü, sene seneyi aratıyor, gittikçe çoğalıyor kocaman ve boş ve manasız bakan gözler... İlgilerini çekebilecek, hoşlarına gidecek bir mevzûda dahi azami dikkat birkaç dakikayı geçmiyor.
Bu manzara karşısında haydi, geliniz ve "özgür" düşünebilecek makama getirelim gençleri.
Sonra estetik bakışı geliştirelim.
Dahası sanat anlayışını, beğeniyi, açık fikirliliği, kültürel değerleri...
Haydi.
Bir sır vereyim mi aziz efendiler?
Türkiye'de şu an 104 hukuk fakültesi var/mış.
Kemmiyet ve keyfiyet noktasında bariz körüz.
Hiç yorum yok