Son Yazılar

Kelimât – lI

4. Göğsümde taşan rüzigarlar...
4.1.  Sabâdır. Andır. Yalnızlıkla açılan kapılardır.
4.2. “Sadın fethi ve elifin kasrıyla rûzgâr  aksâmından şol rûzgâra dinür ki matla‘-ı Süreyyâ ile Benât-ı na‘ş beyninden hübûb ider ola.” Mütercim Âsım Kâmus Tercümesi
4.3. Ne haber getirir rüzigar ne kelam...

5. Yalnız ve deli şehrin kalbi.
5.1. Yalnız.
Yalınlığı içerisinde kalın harfli bir salınış. Tek ü tenha ile hısım, kalabalıklarla ezeli düşman. Aşkar ile geceye yürüyen Bin Hüseyin azametinde yalınlık. "Yalnız şair" münasip duruyor cümleler içersinde de "yalnız ölüm" moraran dudaklarımızda hüzün estiriyor.
5.2.  Şehrin deli kalbi mi, deli şehrin kalbi mi?
İkisine de açık yüreğimiz. İkisine de benzer halimiz. İkisi de biziz.
Var mıdır böyle uzak iklim memleketi?
Kim bilir?
5.3. Şehre bir taş daha düşüyor imar haritasından. Kibarca kandırılıp hunharca kalbine sokuluyor ağır iş makineleri. Bir ağaç ölüyor koyu gölgeleri altında apartmanların. Gökte ancak kuşlar kaçacak kadar el değmemişlik.
Yalnız ve deli şehrin kalbi, şerh libasına sığmayan ebatta.
Bu kalp ağır hasta.

6. Gece.
6.1. Leyla.
6.2. Mecnun'un baktığı ve yalnızca onun görebildiği uzak yıldızlardan birisi. Mecnun ve Gece. Aşk ve Dua.
6.3. Geceyi bir yorgan kılıyoruz üstümüze. Altında kabuslarımız, hayallerimiz, yorgunluklarımız, göz yaşlarımız...

7. Sadr
7.1. Göğsümün üstünde koca bir dünya. Koca bir yara.
7.2. Satırlardan sadr'a akan mecrada dağ.
7.3. Kalbin gözü varsa okur, kulağı varsa duyar, dili varsa konuşur... Sadr, burada.

Hiç yorum yok