Döne döne
Ayağı yer mi basar zülfüne berdâr olanun
Zevk u şevk ile virür cân u seri döne döne (Necâtî)
Bu şairler ilginç insanlar. Şairlikten mi geliyor bu ilginçlik fıtratları gereği mi bilemiyorum. Bu soruyu bilsem "kendim"i bilirim nihayetinde.
Necati üstadımız meşhur gazelinde bakar mısınız nasıl "aklı oyunları"na taş atıp "söz oyunları" taşıyor bizi.
Ayağı yer mi basar zülfüne berdâr olanun
Zevk u şevk ile virür cân u seri döne döne
"Senin zülfüne asılı olan kişinin ayağı yere basar mı? O zevk ve şevkle döne döne can verir.”
Akıl köşe kapmacada. Bilinç ilginç olmakla mağrur. İstihza pek babayiğit.
Necati üstad'ın bu beyitte “ayağı yere basmamak” deyimi göze çarpmaktadır. Beyitte mecaz anlamıyla kullanılan bu lâfzın, gerçek anlamını çağrıştıracak kelimeler kullanılmıştır. Zira gerçekten de asılan insanın ayağı yere basmaz. Beyitteki “döne döne” kelimesinde de, kelimenin ilk anlamına çağrışım yapılmıştır. Yani beyitte “döne döne”, “sevine sevine, isteyerek” anlamında kullanılmış, ancak asılan insanının döne döne ölmesi, can vermesi gerçeğine de ima ve işarette bulunmuştur.
Kinaye der kitaplar bu sanat için. Böyle bir "oyun"u her okuduğumda şairin bir yerlerden mütebessim baktığını düşlerim. Helal olsun derim sonra. Şairlik böyle bir şey olsa gerektir.
Gazel'in tamamı meraklısına gelsin.
Çıkalı göklere âhım şereri döne döne
Yandı kandîl-i sipihrin ciğeri döne döne
Ayağı yer mi basar zülfüne berdâr olanın
Şevk u zevk ile verir can ü seri döne döne
Sen durup raksedesin karşına ben boynum eğem
İne zülfün koça sen sîm-beri döne döne
Sen olasın deyü yer yer asılıp âyineler
Gelene gidene eyler nazarı döne döne
Ey Necâtî yaraşır mutrıbı şeh meclisinin
Raksedip okuya bu şi'r-i teri döne döne
Zevk u şevk ile virür cân u seri döne döne (Necâtî)
Bu şairler ilginç insanlar. Şairlikten mi geliyor bu ilginçlik fıtratları gereği mi bilemiyorum. Bu soruyu bilsem "kendim"i bilirim nihayetinde.
Necati üstadımız meşhur gazelinde bakar mısınız nasıl "aklı oyunları"na taş atıp "söz oyunları" taşıyor bizi.
Ayağı yer mi basar zülfüne berdâr olanun
Zevk u şevk ile virür cân u seri döne döne
"Senin zülfüne asılı olan kişinin ayağı yere basar mı? O zevk ve şevkle döne döne can verir.”
Akıl köşe kapmacada. Bilinç ilginç olmakla mağrur. İstihza pek babayiğit.
Necati üstad'ın bu beyitte “ayağı yere basmamak” deyimi göze çarpmaktadır. Beyitte mecaz anlamıyla kullanılan bu lâfzın, gerçek anlamını çağrıştıracak kelimeler kullanılmıştır. Zira gerçekten de asılan insanın ayağı yere basmaz. Beyitteki “döne döne” kelimesinde de, kelimenin ilk anlamına çağrışım yapılmıştır. Yani beyitte “döne döne”, “sevine sevine, isteyerek” anlamında kullanılmış, ancak asılan insanının döne döne ölmesi, can vermesi gerçeğine de ima ve işarette bulunmuştur.
Kinaye der kitaplar bu sanat için. Böyle bir "oyun"u her okuduğumda şairin bir yerlerden mütebessim baktığını düşlerim. Helal olsun derim sonra. Şairlik böyle bir şey olsa gerektir.
Gazel'in tamamı meraklısına gelsin.
Çıkalı göklere âhım şereri döne döne
Yandı kandîl-i sipihrin ciğeri döne döne
Ayağı yer mi basar zülfüne berdâr olanın
Şevk u zevk ile verir can ü seri döne döne
Sen durup raksedesin karşına ben boynum eğem
İne zülfün koça sen sîm-beri döne döne
Sen olasın deyü yer yer asılıp âyineler
Gelene gidene eyler nazarı döne döne
Ey Necâtî yaraşır mutrıbı şeh meclisinin
Raksedip okuya bu şi'r-i teri döne döne
Hiç yorum yok