Hayalde kalsın
“Ben o sırada Şiş li Sıhhat Yurdu hastanesinde apandisitten ameliyat olmam dolayısile yatıyordum. Okuldan bir kız arkada ım E.H. ziyaretime gelmişti. Elinde bir Cumhuriyet gazetesi vardı. Hatır sorma faslından sonra:
—Sen genç şairleri takip ediyorsun. Belki bunu da tanırsın bak, Peyami Safa çok beğenmiş . Biz de evde okuduk ağabeylerimle birlikte çok beğendik, al oku dedi ve gazeteyi bana uzattı. Okuduktan sonra:
—Tanışmak ister misin? diye sordum. Cevaben,
—Şiirleri kadar güzel midir? Sonra hayal kırıklığına uğramıyayım. Zira Orhan Seyfi’yi şiirlerinden çok beğenir öyle hayal ederdim. Bir gün Büyükada’da bir aile toplantısında beni tanı tırdılar. Gayri ihtiyarî, AA diye hayretimi ifade edince, şair gülerek bana:
— Hanım kızım galiba inkisar-ı hayale uğradı demişti. Ben bu konu mayı Cahid’e aktardım. O da kahkahalarla gülerek "Öyle ise onu güzel hayaliyle baş baş a bırak, tanıştırmadan vazgeç. Zira insan hayal ettiği müddetçe yaşar dedi."(Reşid İskenderoğlu, 1993:4).
Buna benzer bir hayal kırıklığını Rahmetli Ahmet Kabaklı'yı dinlemeye gittiğimde yaşamıştım. Yarısında çıktım konferansın. Sonra ismi koca, ünvanı daha koca nice isimleri dinlemek için salonlara koştum. Çoğunun sonunu getiremedim. Şimdi uzunca süredir kimsenin konferansına gitmiyorum. Hayalimde kaldıkları gibi bileyim istiyorum. Her şair yazar mesela İsmet Özel gibi hayal ile gerçek münasebetini tamamlamıyor.
Reşid İskenderoğlu'nun Cahit Sıtkı ile ilgili şu hatırası gibi insan her şeyi bilmek de istemiyor doğrusu:
Reşid İskenderoğlu, Peyami Safa ile Cahit Sıtkı’nın dostluklarının derecesini bir hatırayı neşrederek vurgular:
"Üstadla, Cahit Sıtkı arasında çok samimi ve sıkı bir dostluk do ğdu. Ve ölümünün az öncesine kadar devam etti. O kadar ki Peyami Safa’nın evlendiği gece, onun mutluluğuna katılan Cahit, içkiyi fazla kaçırınca rahatsızlandı. Gecikmiş bir evlilik yapan Üstat Peyami Safa, bir dost ve ağabey anlayışı ile o zifaf gecesi, şairi kendi evinde misafir etmek âlicenaplığını da göstermiştir."
Çok bilmek iyi değilmiş.
Cahit Sıtkı sen ne münasebetsiz adamsın kardeşim. Ayıp denen bir şey var değil mi?
—Sen genç şairleri takip ediyorsun. Belki bunu da tanırsın bak, Peyami Safa çok beğenmiş . Biz de evde okuduk ağabeylerimle birlikte çok beğendik, al oku dedi ve gazeteyi bana uzattı. Okuduktan sonra:
—Tanışmak ister misin? diye sordum. Cevaben,
—Şiirleri kadar güzel midir? Sonra hayal kırıklığına uğramıyayım. Zira Orhan Seyfi’yi şiirlerinden çok beğenir öyle hayal ederdim. Bir gün Büyükada’da bir aile toplantısında beni tanı tırdılar. Gayri ihtiyarî, AA diye hayretimi ifade edince, şair gülerek bana:
— Hanım kızım galiba inkisar-ı hayale uğradı demişti. Ben bu konu mayı Cahid’e aktardım. O da kahkahalarla gülerek "Öyle ise onu güzel hayaliyle baş baş a bırak, tanıştırmadan vazgeç. Zira insan hayal ettiği müddetçe yaşar dedi."(Reşid İskenderoğlu, 1993:4).
Buna benzer bir hayal kırıklığını Rahmetli Ahmet Kabaklı'yı dinlemeye gittiğimde yaşamıştım. Yarısında çıktım konferansın. Sonra ismi koca, ünvanı daha koca nice isimleri dinlemek için salonlara koştum. Çoğunun sonunu getiremedim. Şimdi uzunca süredir kimsenin konferansına gitmiyorum. Hayalimde kaldıkları gibi bileyim istiyorum. Her şair yazar mesela İsmet Özel gibi hayal ile gerçek münasebetini tamamlamıyor.
Reşid İskenderoğlu'nun Cahit Sıtkı ile ilgili şu hatırası gibi insan her şeyi bilmek de istemiyor doğrusu:
Reşid İskenderoğlu, Peyami Safa ile Cahit Sıtkı’nın dostluklarının derecesini bir hatırayı neşrederek vurgular:
"Üstadla, Cahit Sıtkı arasında çok samimi ve sıkı bir dostluk do ğdu. Ve ölümünün az öncesine kadar devam etti. O kadar ki Peyami Safa’nın evlendiği gece, onun mutluluğuna katılan Cahit, içkiyi fazla kaçırınca rahatsızlandı. Gecikmiş bir evlilik yapan Üstat Peyami Safa, bir dost ve ağabey anlayışı ile o zifaf gecesi, şairi kendi evinde misafir etmek âlicenaplığını da göstermiştir."
Çok bilmek iyi değilmiş.
Cahit Sıtkı sen ne münasebetsiz adamsın kardeşim. Ayıp denen bir şey var değil mi?
Hiç yorum yok