Son Yazılar

Şehre Düşen Yaprak

"Söylenmiş hiç bir söz yere düşen bir yapraktan daha gerçekçi değildir." Böyle buyurmuş üstad Abelard.

Ne dersiniz?
Doğruluk payı var mıdır sizce?
?

Cam kırıldı. Ayna yerde. Toprak çizdi suratımızı. Sırtımızda ve karnımızda taş. Rüzgar kırbaçlıyor. Kar, ıslak ve soğuk. Kar, çok soğuk.

Gerçek ne kadar gerçek?
Söz ne kadar gerçek?
Bu el nereye bakıyor?
Bu kalp?

Dağ dağa yaslanıyor. Söz yansız.
Söz ritmik sayılar kadar ardışık düşüyor kağıda. Söz yalana ve yanlışa düşüyor. Doğru kirleniyor sözle. Söz hep binlerce mana. Herkes sözle teselli ediyor yanlışı. Herkesin yanlışı kendi doğrularını doğuruyor. Everest söze ne desin?

Şehre düşe yaprak gündeme dahil değil.
Şehir mevsimlerin dışında.
Bir kazazedenin üstünden atlıyor şehir.
İnsan sahte.
Yaprak gerçek.

Ne yalan!.. Ne doğru!..

İşte tarih. 16 Eylül...İsrail'in Sabra ve Şatilla Mülteci Kampında yaptığı katliamın yıl dönümü... Böyle bir gerçek var mıydı? Kulaklara çalındı mı Sabra ve Şatilla?

"Bebekleri alevlerden kurtarabilmek için hemen su dolu kovalara koymak zorunda kaldım. Yarım saat sonra kovalardan çıkardığımda, vücutları halen yanıyordu. Hatta morgda bile için için yanmaya devam ediyorlardı..."

Dr. Amal Shamaa, Barbir Hastanesi, 29 Temmuz 1982 - İsrail ordusunun Batı Beyrut'a fosfor bombaları atmasının ardından yapıyor bu açıklamayı.

Bir ekran görüntüsü mü doğru, yere düşen yaprak mı yalan?
Koku geliyor mu?
Gerçek?..

Hiç yorum yok