Sarışın Evliya: Gökhan Özcan

Tipik bizim mahalle elemanı. Samimi, dostane, babacan... Yüzüne baktıkça bakasın, konuştukça dinleyesin, yürüyüp gittikçe ardından dua edesin gelen mübarek adam. Oy dağlar dağlar türküsünü tam da makamında söyleyemediğini anladığı gün Üstad altına toprak konduğu bir çağda idi ve bakışlarındaki kat'i kararlılık ve gözlerini kırparak hayatı filtreleyişindeki muhteşem başarı fotograf sanatına yolunun düşeceğinin ilk emarelerini gösteriyordu. Birden büyüdü. Bir şiir gibi büyüdü. Büyür büyümez medya kronikten ikindi yazılarına kadar nice alemde seyr ü sefer eyledi. Baktı olmuyor "Oturun ve dergi çıkarın" buyuran şaire eşlik ederek Gerçek Hayat'a omuz verdi. Gerçek Hayat’ın teorisyenlerindendi modern çağın Ebu Zer’lerinden biri oldu. Tarihteki pek çok Türk büyüğü gibi kadr u kıymeti –Allah gecinden versin – seng-i musallada bilinecek naif sarışın evliya oluverdi.
Nihat Genç yakıştırmasa idi bu ünvanı Molla Kasım kesin ve kat’i babından “ender delilerden bir cevelanım” diye namlandırırdı. Kavun tatlı idi ve hüznü kuşanıp gidecek birileri lazımdı. Türkiye'nin Dostoyevskisi olup aşkın ve tutkunun unutulmayacak yazarına Allah “yürü ve hüznü kuşan”diye ilham etti sanki. “hiçbirşey” dedi ve ne çok şey dediğini daha yeni anladık. Veyl bize. Aşkın kanatsızlık olduğunu yeni tarz-ı siyaset üzerinden bildik ki bir daha veyl bize. Ayakları hiçbir zaman yere basmadığı halde, ayakkabıları sürekli delinen birine selam vermeden geçip gitmek caiz değildir de böylesi bir gönül adamının gönül sath-ı mailine dalamayan bizlere veyl…

Sarışın Evliya’nın kaleminden sayfalara damlayan yüreğine ve elbet fotograf makinasından akseden şair pozlamasına saygı ve hürmetlerimi sunuyorum. İçlerindekine ihanet etmemeyi başarmış siz onurlu insanlara selam durana, selam duruyorum. ben Gökhan Özcan'ı çok seviyorum.

Hiç yorum yok