Son Yazılar

Ne sussam?

"İnsanın insana verebileceği en değerli şey yalnızlıktır." diyor Edip Cansever. Güz'ü ben ekliyorum, hüzünle birlikte...
Güz, bir kopuş.
Güz, ter ediş, yalnızlaşış, mahzunlaşış...
Gökten kuru yapraklar yağmıyor, bilakis hüzün yağıyor.
Hüzünle sükut yağıyor; derin bir susuş yolumuz üstünde.
Parça parça hüzünler sarıyor arzı.
Gidiş.
Kim biliyor yalnızlığımızı yalnızlığımızdan başka.

Kalabalık içerisinde, kuru ve sarı ve ölü yaprak gibi kalmak tek başına yalnızlık değil, yalnızlığın acı yüzü değil de nedir?

Acının yalnızlık yüzü nasıldır?

Acıyla silah mı tutmalı, balık mı? Televizyon radyonun resimlisidir peki. Suyun irisi öfkeli yürür tamam. Seni kanıyorum demek acının şahikasıdır, eyvallah. Acılar umudu bulduru bize, hey. Buz tutan sakallarımız acıya dinçlik katar, hu. Sana acılarımdan bahsedeyim sen beni durdur, sürdür, ağlat , kahret ama anlamaz numarası zerk etme, tamam. Bak bu ellerim, acıyor. Bu dillerim de. Düşlerim demem, diyemem, yanıyor. Bana revadır sen yüz geç. Bana mürastır sen tut, harca. Bilirsin acım da güzeldir, herkesten güzel ölürüm, bilirsin. Susarım bunu da bilirisin, herkesten güzel susarım. Ayaklarımız granit sosyete mekanlarında değil toprakta baksın birbirine derim ki bunu seversin. Yani acımsın. Bir bunu bilmezsin.

Acıyla nasıl yürünür bir öğle sonrası?

Benim yolcu edecek büyük gemilerim olmadı hiç. Ol sebeple kuru derenin kirli suyuna düşen yapraklar bir gemi oluveriyor.

Yarın ne ağlasam?
Ne gülsem?
Ne sussam?

Hiç yorum yok