Zafer Yahut Hiç ve Mustafa Kutlu’ya Sorular
Zafer Yahut Hiç, sevgili Murat Menteş tarzında final bulmuş. Kızıl kıyamet. Kolsuz ve adamları, silah, kan, şiddet… Sanırsınız hikâyenin sonu Batı Yakasının Hikâyesi. Be muhterem tamam kabul bunlar da bizim gerçeklerimiz, görmemek için kör olmak gerek fakat hani hep gül tutan bir ele silah tutuşturursunuz da nasıl eğerti durur, nasıl yakışıksızdır, Zafer Yahut Hiç de Mustafa Kutlu kelimatı içinde böyle durmuş.
Üstad’ın samimiyetine binaen:
Üstad!..
Zafer Yahut Hiç’i kan ter içerisinde bitirdin. Birçok insanı – pek yapmadığın bir tarzda – öldürüverdin.
Bulut’un zaferi hiç oluverdi.
Ve lakin
Oya’nın kızı Sevinç ne oldu? Kime kaldı?
Ferit, mecburen Canan ile evlenip bir vefa nişanesi olarak Sevinç’i de evlatlık mı edinecek?
Ferit, neden geldim İstanbul’a (Tepeköy’e) nakaratı eşliğinde tası tarağı toplayıp gidecek mi?
Canan ne yapacak?
Neriman ile Oğuz artık evlenecek mi?
Hepsinden öte hikâyenin asıl meselesi derenin ıslahı ve içme suyu sorunu ne oluyor? Başkan üstesinden gelebiliyor mu işin?
Olmaz ki canım.
Muallakta bir sürü konu kalmış.
Üstadımız Mustafa Kutlu filmi ortasından koparıp “Ey okur, sonunu sen nasıl yorarsan yor” diyor.
Rüya mı bu ya hu?
Belki Murat Menteş yeni romanında şu muallakta kalmış meselelere de değinir Üstad’ın müsaadeleriyle. Neden olmasın?
Ey okur hazretleri bu yeni kitap 200 sayfalık, uzun ve tadına doyulmaz bir hikâye. Bilesiniz.
Zafer Yahut Hiç – Dergah Yayınları
Mustafa kutlu
Hiç yorum yok